Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 1998 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey / Denizli 

Andromeda Uzay gemileri Teknolojisi:

 

 UFO Olaylarınının tartışılması sırasında en çok sorulan sorulardan biri de şudur: Eğer dünya dışı (uzaylı) varlıklar gerçekten dünyamızı ziyaret ediyorlarsa, o halde neden sıradan insanlar yerine tanınmış bilim adamları ya da hükümetlerin yetkilileri ile ilişki kurmuyorlar? Öyle ya, bu kişiler dünya dışı varlıklara daha doğru sorular sorup daha anlamlı yanıtlar alabilirler.Oysa durum  bizim bildiğimizden çok farklı. Çünkü dünya dışı varlıklar çoktan bu kişilerle ilişki kurdular, ama hiçte bekledikleri sonuçları alamadılar.Bir açıdan kapitalist sistemin halkları sömürüsü gereği dev şirketlerin ve işci -iş veren sistemini esas alan ekonomik düzenin ve buna bağlı siyasi ve askeri otoritenin devam edebilmesi ve kurulu düzenin korunmasına yönelik olarak zihinleri uyuşturucu bir etken olarak kullanılan dinsel ve milliyetçi ideolojilerin ayakta kalabilmesi açısından bir çok bilgi saklanmakta ve açığa çıkartılmamaktadır.Çoğu bilim adamları, hem isimlerini tehlikeye atmamak hem de meslek gurubu olarak böyle egzotik olaylara karşı tavır aldıkları için sustular.UFOları ile dünyamızı ziyaret eden varlıklar 1972 yılında, bir üniversite profesörü , immünoloji araştırmacısı ve Meksika Atom Enerjisi Komisyonu'nun önde gelen üyesi olan dünyaca ünlü meksikalı bir bilim adamıyla temas kurdular.Temascı, genç ve güzel bir kadın görünümündeydi.Kadın, Andromeda Takım yıldızı'ndaki INXTRIA gezegeninden geldiğini söylüyordu.Bu varlık, profösörle  çok önemli bilimsel ve sosyolojik sorunları tartıştı ve ona son derece önemli bilgiler verdi.Kadın , profesörü birkaç kez, gemisiyle, başka dünya dışı varlıkların da katıldığı yolculuklara götürdü.Ona, kendimize ve gezegenimize neler yaptığımızı gösterdi.Eğer kısa zamanda kontrol altına alamazsak, bu yaptıklarımız, insan neslinin evrimini tehtit edecekti. ''Akaşa yayınları'' tarafından yayınlanan ''Andromeda dan gelen UFO'' adlı kitap, başlangıcından, profösörün ''kaybolduğu'' 1984 yılına  dek yapılan temasları içermektedir.Bu raporlar, yüzlerce sayfa günlük notları, steno ile kaydedilmiş konuşmalar, tanımlamalar, vb'den oluşmaktadır.İspanyolcadan İngilizce'ye çevrilen söz konusu bilgiler daha sonradan Türkçe'ye çevrilmiştir.

Bu sayfada Prof. R.N. Hernandez’ in Andromeda galaksisinden gelen uzaylı ziyaretçilerden aldığı bazı teknolojik içerik taşıyan bilgileri ve Prof Hernandez’in UFO çizimlerini ilginize sunmak istiyorum (Bu bilgiler 1975 yılları dolayında alınmıştır).Dünyanın her yerinden buna benzer yakın uzaylı temasları ve aktarılan bilgiler var. Fakat bunların doğruluk derecesi her ne kadarda şüpheli görünsede ifade edilen bilgiler  gerek kendi çalışmalarımla gerek yine Agarta uygarlığıyla irtibat kurup bilgi aldığını iddia eden Ömer Saminin UFO teknolojisine ( Agarta uzay gemisi teknolojisi ) dair aldığı bilgiler,  Dr.Daniel Fry’ a verilen bilgiler gerekse George Adamski’ nin ve Bob Lazar’ ın UFO teknolojisine dair verdiği demeçler ve yine Elizabeth Klarer’ e  yine Billy Meier'e verilen bilgiler birbirini tamamlayan, birbirini bütünleyen nitelikte olduğu için Prof. Hernandez’in de temaslar sonucu aldığı tekniksel bilgilerinde bu çalışmalarda göz önüne alınması kanaatindeyim.Bir bilim insanı olarak fazla spekülasyona dalmadan bu UFO yakın temaslarında alınan bu tarz bilgileri değerlendirmenin bir sakıncası olmadığı kanaatindeyim.Bu tür spekülatif iddialara ön yargıyla yaklaşmak yerine anlamaya çalışmak bence daha doğru olur.Zaten meseleyi anlamaya çalıştıkça meseledeki eğri ve doğru tasvirler, ifadeler kendiliğinden evrensel aklın görüş gücü içinde yüzeye çıkacaktırlar.Meseleye ben ne kadar anlayabilirim, ben bu verilerden somut anlamda ne çıkarabilirim diye bakmak lazım.Ben tüm bu temas iddialarını kabül etmiyorum demek çok basittir.Ama gerçek daima zor olanı kabül etme olasılığında kendini ortaya koyar.

Dünya dışı varlıklar, olaya tanık olan Profesör Hernandez’e, Andromeda galaksisi’nden geldiklerini söylemişlerdi.Bizim anladığımız şekilde yolculuk yaparak , oradan buraya gelmek imkansızdır.Kültürlü bir insan olan profesörün, bu noktayı gözden kaçırdığını hiç sanmam.Eğer bu temas öyküsünü uydurmuş olsaydı, heralde bu derece inanılmaz bir yerden söz etmez ve kendini gülünç duruma düşürmezdi.

Ve bir çok uzaylı temasında dünyanın tamamen ayrı noktalarında ayrı zamanlarda farklı kişilerle  irtibata geçen bu uzaylılar diğer irtibatta olan uzaylı guruplarıda tastik edip onaylamakta ve birbirlerinden haberdar oldukları şeklinde bilgiler vermektedirler.Dünya dışı varlıklar Prof.Hernandez’e  diğer uzaylı gurupların dünyanın başka yerlerinde de benzer temaslar yaptıklarını söylemiş, hatta, isviçre’de, Eduart Meier ile yapılan temaslardan da söz etmişlerdi.Bu temastan profesöre   söz edildiği sırada henüz Meier ile  yapılan temasa ait haberler, yerel bir gurup dışında kimseye açıklanmadığı gibi, profösörün bu haberi basın yoluyla öğrenmesi de olanaksızdı.Meier olayındaki Pleiades’li dünya dışı varlıklar, Meier ‘e, Andromeda galaksisi’nden gelen bir gurupla temas halinde bulunduklarını da bildirmiştir.Yine bir başka uzaylı gurup temasında uzaylılar bizim RETİCULUM dediğimiz bir yıldız gurubundan geldiklerini ve Andromeda galaksisindeki varlıkları tanıdıklarını ve onlardan haberdar olduklarını bildirmişlerdir.Ve işin en ilginç tarafı gerek Pleiades yıldız gurubundan, Andromeda galaksisinden ve Reticulum takım yıldızlarından geldiklerini söyleyenler zamanda yolculuk konusunda teyit edici bilgiler vermişlerdir.Bazıları bu yolculuğu kabül ederken bazıları da bu yolculuğun henüz tam olarak sırlarına vakıf olamadıklarını ama bu yönde çalıştıklarını söylemektedirler.

Prof.R.N.Hernandez  ile Andromeda dan geldiğini iddia eden LYA ismindeki varlığın görüşmeleri sonucunda verilen bilgiler..

 Lya: ..Varolmak, zaman ve mesafeyle ilgili bir sınır tanımaz.Sadece varolursunuz.

Prof.Hernandez:  ‘Zamanda yolculuk yapabilir misiniz?’

Lya: ‘Kesin olarak değil,’  belki biz de, uzayda mucizeler keşfedip, zamanda ilerleyebiliriz.Gemilerimizdeki bir derecelik basit bir ayarlama, sizin zaman bizimse devre dediğimiz sürecin akışını saptırmaya yeterlidir.Evren bu açıdan bizim için bile anlaşılmazdır.

Not: Dünya dışı bir çok varlık, uzaydaki manyetik alanların ürünlerini toplayarak enerji olarak kullandıklarını belirtmişlerdir.Bu varlıkların şaşırtıcı özelliklerinden biri de pek azının, gemilerinde tüketilerek enerjiye dönüşen ve sevk idaresini sağlayan yakıtlar taşımamasıdır.Biz dünyalılar, daha yeni yeni, yakıt tüketmeden elde edilebilen enerji türleri olduğunu keşfetmeye başlıyoruz.Örneğin vakum enerjisi yada sıfır nokta enerjisi (zero point energy) ni anlamaya ve kullanmaya çalışıyoruz. Boşluk büyük bir enerji potansiyeli taşır.Ama bugün için bu her yerde varolan sonsuz potansiyeli aktif hale getirecek sistemlere sahip değiliz. Belki de  Pirizmatik Kristaller vasıtasıyla bu sıfır nokta enerjisini kristal içinde odaklayıp yoğunlaştırıp kullanabiliriz. 

Dünya dışı varlıkların, insanlığın geleceğiyle ilgili olayları görebilme özellikleri, dünyanın her yanında, birbirlerinden habersiz kişiler tarafından, defalarca belirtilmiştir.Anlaşılıyor ki bazı olaylar zamanla ilgilidir ve zamanın bir noktasında bunları kaydetmek onlar açısından mümkündür.Ve bu dünya dışı varlıkların zamanda yolculuk yapabilme kabiliyetlerinden dolayı bizim geleceğimizdeki dünyamızla da yakın iletişimde olabilirler.Ve hatta bu varlıkların çoğu bizzat gelecekten bugüne gelmişte olabilirler.Zaten bunu teyit eden bu şekilde geldiklerini ifade eden bir çok UFO temas iddiası da vardır.Hatta Pleiades yıldız kümesinden geldiğini söyleyen uzaylıların  Billy Meier’ i uzay araçlarına alarak dünyanın gelecek zamanına fiziki anlamda  götürüp ordaki dünyanın karşılaştığı olayları bire bir izlettirmeleri buna bir örnektir.Tabi tüm bu spekülasyonlar deryasında bilimin aydınlık kumsallarından uzaklara doğru sürüklenip kaybolmakta doğru değildir.Ama geniş gönüllü olmanın gerekliliği de kaçınılmazdır.Yani fizik bölümünden yüksek lisans ve mastır yapan arkadaşların zaten böyle bu türde spekülatif iddiaları ne okumaya ne de gözden geçirmeye pek vakitlerinin olacağınıda sanmam. Ki kitapçı vitrinlerini süsleyen bu tarz eserleri gayri ciddi bulacaklardır.

Dünya dışı kadın Lya,  ZAMAN yerine ‘ dairesel devreler’ den söz ediyor.Bu her zaman bizim anladığımız şekildeki sabit zamanı ifade etmeyebilir.Onların zamana bakışlarının, biz dünyalılardan farklı olduğu görülüyor.

Bu, dünya dışı varlıklar, insanın ilerlemesini, saat ya da takvim zamanı ile değil, ‘olay zamanı’ dedikleri bir ölçü ile değerlendiriyorlar.Dediklerine göre zamanda, olayların akışını, pek çok insan için değiştirebilecek kavşaklar vardır .Ve asıl önemli olanda bu kavşaklardır.

Prof.Hernandez: Hangi hızla yolculuk yapıyorsunuz?

Lya: Bu her geminin enerjisine bağlıdır.Benimki, sizin ölçülerinize göre saatte üçyüzbin kilometre, hatta daha fazla yol alabilir.

Prof.Hernandez: ‘Bu çok fazla değil mi, ne dersiniz?’

Lya: ‘Başka uygarlıklarda çok daha hızlı yolculuk yapanlar da vardır.’

 Prof.Hernandez: Son karşılaşmamızda  bana, hala, vortex(girdap) prensibinin izlerine rastlanabilen yeryüzü bölümleri bulunduğundan bahsetmiştiniz.Bu  nedir?

Lya: Vortexin hareketindeki güç, siklonların, kasırgaların, tornadoların gücüne benzetilebilir.Ancak manyetik vortexin şiddeti, atmosferde meydana gelenlerinkine kıyasla çok fazladır ve başlangıç noktası, onlarınkinden karmaşıktır.Bir vortex, bir drenaj borusuna benzer şekilde doğar ve bu ilkel şekle göre adlandırılır.Denizlerdeki vortexler bize, bunların sadece havada değil, suda da meydana geleceğini gösteriyor.Bir vortex, toprakta ya da suda bulunan bazı minerallerin manyetik alanında doğar.Çok eskiden Atlantis dönemlerine kadar uzanan büyük felaketten hemen önceki uygarlıklar, bu kuvvetleri bir yerde toplayarak, yoğunluklarını arttırmak gibi bir sorumsuzluk yaptılar.On, yirmi , otuz kasırganın gücünü bir depoda sakladığınızı düşünün.İnsanoğlu o zamanlar bu  güçle, büyük şeyler yapabileceğini keşfetti.Ama bunun tehlikelerini bir çeşit enerji biriktirmeye olan merakınız yüzünden fark etmediniz.Hala dünyanın bazı bölgelerinde, çevresindeki her şeyi yok etmeye yetecek kadar güç üretebilecek jeneratörler vardır.Böyle bir jeneratörde, tüm enerji sürekli bir emiciden geçirilir ve tekrar birleştirilir.Enerji, eğer orijinal alandan uzaklaştırılmazsa, katlanarak artar.Ayrıca görünüşte güvenli  şekilde  depolanmış enerji, belli bir miktarın üzerine çıkarsa, bu depodan çıkmak ister.En büyük enerjiler daima vortex ve piramit biçimindedirler.Piramit şeklinde bir vortexin içine  yerleştirilmiş başka bir vortekse enerji depolamak kimin aklına gelebilir? Ancak bir rastlantı sonunda, girdap(vortex) enerjisini, ciddi bir tehlike olmadan saklayabilecek tek şeklin bu olduğunu buldular.

Not: Lya profesöre  İsviçre de bulunan Billy Meier ‘in pleiadesli guruplardan onların uzay araçlarına ait bir metal aldığını, bu,  gemilerini yapmakta kullandıkları metalin insan hücre dokusuna benzer olan ancak kimyasal minerolojik bir yapısı olduğunu söylemiştir.Bu kendi kendini onaran bir metaldi.

Lya: Bu, gri-mavi renkteki bir köpek balığının derisini andıran  metalik yapılar gemilerimizin yapıldığı malzemedir; yani, mineral hücrelerdir. Bu yapı henüz olgunlaşmamıştır. Olgunlaştığında  çok dirençli olur, her türlü evrensel derinliklere dayanabilir.( Bu, bir çeşit  kendi kendini yenileyen onaran ‘Canlı Metal’ denebilecek bir yapı malzemesidir)

Lya: Şu andaki bilgileriniz, daha uzayda yolunuzu bulmak için gerekli olan üst uzay(hyperspace) prensiplerini bile anlamaya yeterli değil.Bizim gemilerimiz bir manyetik alanla çevrilidir.Bu alan sayesinde uzayın farklı boyutları arasında geçiş yapabiliriz.

Üst uzay sizin toplumunuz için hala  büyük bir sırdır.Ancak üst uzaya hükmettiğinizde, bizim gemilerimizin hızının nedenlerini  anlayabileceksiniz.

Prof.Hernandez: Siz  uzayda nasıl yolculuk yapıyorsunuz?

Lya:  ‘Evet...biz üst uzaya, kendi manyetik alanımıza ek olarak, evreni çevreleyen mineral gazlara çok benzeyen elementlerin enerjilerini kullanarak erişiriz. Bir çok kez de, enerji şebekeleri tarafından gönderilme yolunu seçeriz; bu şebekeler, enerji sürtünmesi yoluyla uzayda parçalanmamızı önlerler. Bizler üst uzaya eriştiğimizde, gemimizi besleyen enerji şebekelerinde, atalet yoluyla ilerleriz.Bazı başka dünyalardan gelen yabancı guruplar bazı gazların enerjilerinide kullanırlar.Bu galakside yaşayan bütün ırkların, üst uzayın sırrını bildikleri söylenemez.Bu düzeye erişmek kolay değildir.Eğer doğal enerji sistemleri kullanılmazsa  uzay gemimize  ait enerji alanının kuvvet çizgilerinde değişiklikler olabilir; bu da geminin içinde büyük felaketlere yol açabilir.

Not: Billy Meier’e bilgi veren Pleiades yıldız gurubundan gelen uzaylılar kendi uzay gemilerinin bazılarında radyasyon sızıntısı olduğu için bu gemileri kullanım dışı bıraktıklarını söylemişti.Ayrıca bu gemiler zamanda yolculukta yapabiliyorlardı.Ve yolculuk yöntemleri de üst uzaya geçerek zamanda ve mekanda atlama yöntemine dayanıyordu.Bu verilere  bakılırsa zaman makinesi ve üst uzay yolculuğu arasında paralel ilişkiler vardır.Ve bu araçlar bir çeşit radyoaktif enerji alanları üstünde yol alarak uzay/zamanın yapısını yönlendirerek hareket ediyorlar.

Lya:   Bir uzay yolculuğundan önce gemiyi, en uygun olarak hangi metalden yapmak gerektiğini saptarız.Bu elementler, evrenin reddetmeyeceği elementler olmalıdır.Gemilerimizi inşa etmek için hidrojen ve oksijeni katı halde kullanırız.

Not: Başka dünya dışı varlıklar da, zaman ve mekan içinde beraberce varlığını sürdürebilen evrenler bulunduğu kavramını açıklamaya uğraştılar.Bu konuda biz hiç bir şey bilmiyoruz.Bu var olduğu söylenen diğer evrenlerde de, yıldız gurupları, takım yıldızları ve galaksiler bulunuyor.Bunların bazılarında zeki yaşam formları bulunuyor.Bunları dünya insanı olarak henüz bilmiyoruz.Bu kavramlar bizlere tümüyle yabancı.Geçtiğimiz 38 yıl boyunca, İspanya’da insanlarla temas kuran ve UMMO adını verdikleri gezegenden geldiklerini söyleyen dünya dışı varlıklar tarafından bu konu uzun uzun anlatılmaya çalışılmıştı.( Antonio Ribera’nın UMMO GEZEGENİNDEN UFO TEMASLARI kitabının 1. Cilt, sözlü raporun son bölümü.)

Giderek daha iyi anlaşıldığı gibi, dünya dışı varlıklar, uzay yolculuklarını, bizim anladığımız zaman/mekan boyutlarında yapmıyor, başka boyuta geçiyorlar.Biz buna, daha iyi bir sözcük bulamadığımızdan ‘üstuzay’ (veya uzayüstü) adını veriyoruz.Bu sözcüğü, bizim dilimizdeki diğer bütün sözcüklere göre, o kavrama en çok yakalaşan sözcük olduğu için, kullandıklarını görüyoruz.

Başka bir dünya dışı varlıklar gurubu da, uzayda bulunan, büyük manyetik enerji hatlarından söz etmişlerdi.Bu enerji  hatları, muazzam enerji şebekeleri meydana getirerek dünya dışı varlıkların, ışık yılı mertebesindeki uzaklıkları, çok yüksek hızlarla geçebilmelerini sağlıyorlar.( KOLDAS GEZEGENİNDEN UFO TEMASLARI’na bakınız.)

Peru’daki RAMA adlı bir gurupla temas kuran dünya dışı varlıklar da, yapılarda, metalik hidrojen ve oksijen kullandıklarını anlatmışlardı.

Lya: Zaman ve yerçekimi birbirinden ayrılamaz.Bir şeyi ölçebiliyorsak, o şey bir ağırlığa sahipse, yerçekimi gücünü hesaplayabiliriz; o zamanda varolduğunu anlarız.

Andromeda Gemileri:

Andromeda’dan gelen dünya dışı gemilerin fotoğrafları elimizde bulunmuyor, ancak tanımlamalar ve şemalar var.Bunların bir kısmını, bu raporla birlikte sunuyoruz.

   

Profesör Hernandez, LYA’nın gemisini önce 3 metre olarak tanımlamış ancak, geminin içine girdikten sonra bunu 5 metre olarak düzeltmişti.Gemi dairesel biçimde olup tepesi konveksti, tıpkı bir mercek gibiydi.Üzerinde geniş ve saydam,en azından bir tarafından bakıldığında saydam bir kubbe vardı.Tepedeki kubbeyi ana diske bitiştiren flanş üzerinde boylu boyunca  ışıyan bir bant bulunuyordu.Metal görünümünde olan flanşın geri kalan kısımları, aynı paslanmaz çelik görünümünde ve parlaklığındaydı.Tamamı, ışığı metal gibi yansıtıyordu.

Aracın tamamı, eflatun tonlarını taşıyan bir hale yada ışıma ile çevrelenmişti; bu hale, ısı ışınları yayıyordu.Bu halenin gerisinden bakıldığında, her şey çarpık görülüyordu.Bu hale geminin etrafını dolaştıktan sonra, geminin altında, bir  türbülans oluşturarak sona eriyor, tam ortasından  aşağıya doğru yeşil bir ışık gönderiyordu. Hernandez’e, bu yeşil ışığın, geminin, yerçekimini yok etmek için ürettiği antigravite alanının bir parçası olduğu söylenmişti. Bu, alandaki enerji dönüşümünden meydana geliyordu.

   

PROFOSÖR HERNANDEZ'E UZAYLILAR HANGİ İNANILMAZ BİLGİLERİ VERDİLER ?

Aşağıdaki metin hakkında ön bilgi:

UFO'larıyla dünyamızı ziyaret eden varlıklar 1972 yılında, bir üniversite profesörü, immünoloji araştırmacısı ve Meksika Atom Enerjisi Komisyonu'nun önde gelen üyesi olan dünyaca ünlü Meksikalı bir bilim adamı olan Prof.R.N.Hernandez ile temas kurdular. Temascı genç bir kadın görünümündeydi. Kadın, ANDROMEDA Takımyıldızındaki (net görüntü ve resimleri son yıllarda Hubble teleskobundan sağlandı) INXTRIA gezegeninden geldiğini söylüyordu. Bu varlık, profesörle çok önemli bilimsel ve sosyolojik sorunları tartıştı ve ona son derece önemli bilgiler verdi ; profesörü uzay gemisine götürerek dünyamızla ilgili pek çok ilginç şey gösterdi. Bu görüşme ile ilgili tüm bilgiler Profesör'ün "kaybolduğu" 1984 yılına dek yapılan temasların , yüzlerce sayfa günlük notları, steno ile kaydedilmiş konuşmalar, tanımlamalar vb'den oluşmaktadır. Orjinali ispanyolcadır.

Aşağıda bu belgelerden derlenen UFO isimli Yrb. Wendelle C. Stevens ve Zitha Rodriguez Montiel tarafından derlenen kitabın 156-170.ci sayfalarında geçen bir LYA (uzaylı kadın) ve Prof.Hernandez arasında konuşmaya yer verilmiştir.

Zamanınızdan altı milyon yıl önce, kıtaların tümü tek bir kara parçası meydana getiriyordu. Bunun üzerinde yaşayan uluslar birbirlerine oldukça yakındılar. Ancak, bir gece, deniz, Atlantis dediğiniz kenti tümüyle yutuverdi. Bu büyük karanın orta yerinde yaşayanlar, kara ikiye bölününce boğuldular. Oldukça bilgiliydiler ancak daha çok bilgi toplamak istemeleri topyekün mahvolmalarına neden oldu."

"Orada o büyük kentte, Atlantisli bilim adamları, askeri üstünlük kazanabilmek için çabalıyorlardı. Bunu yapacak zihinsel kapasiteye ermemiş olmalarına karşın, tüm galaksiye hakim olmak istiyorlardı. Niyetleri, dünyanıza ve sistemin tümüne kayıtsız şartsız egemen olmaktı. "

"Atlantisliler, güneş sisteminin Maldek ( Maldek=Marduk=niburu olmasın? ) denen gezegeninden gelmişlerdi. (Bugün orası astroid kuşağı olarak biliniyor.) Bu gezegen , SiON'dan gelen ve bilimsel ilerlemeleri nedeniyle büyük güç kazanmış varlıkların sığınağı olmuştu. Neyse, günün birinde, bilim adamları kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler ve bazıları Dünya'ya göç ettiler. O zamanlar, dünya, güneş sisteminin dördüncü gezegeniydi. Bu sömürgeciler, dünyanın, burada eskiden beri oturan diğer sakinleri için çekilmez hale geldiler ; çünkü , gelişmiş silahlarıyla onları tehdit ederek küçük uluslara boyun eğdiriyor ., sapık amaçlarını ve egemenliklerini bu silahlarla gerçekleştiriyorlardı. Dünya, başka gezegenlerden gelenler için büyük bir sığınak olmuştu. Bunlar arasında, gerek örf ve adetler gerekse genetik olarak büyük farklılıklar vardı. Zengin minerallerden dolayı yeni bir yerleşim bölgesi oluşturan bu gezegen, birçok uygarlığı çekiyordu kendine. O zamanlar, sadece tek bir kara vardı. Gezegeniniz, Maldek gezegeninden büyük kuşkularla gözetlenen bir serayı andırıyordu. "...............

............."Bu silah bir antinükleer reaktöre ve antienerjiye sahipti; böylece, aynı zamanda hem molekül parçalayıcı, hem manyetik denge bozucu, hem de güç nötralleştirici ve her çeşit enerjiye karşı alıcı gibi kullanılabiliyordu. Onunla hayatı ve hareketi kontrol edebiliyorlardı."

"Sayesinde, o güne dek erişilmemiş bir güce sahip oldukları bu silaha antimadde cihazı adını verdiler. O devrin konvansiyonel silahları ile bu antimadde silahı arasındaki fark bir uçurum kadar derindi. Diğer silahlar, maddeyi yok edebiliyorlardı, organik enerjiyi değil. Ama yeni ve onlara göre müthiş keşifleri, onlara insanoğlunun psişik ve spiritüel enerjisini yok etme olanağını sağlıyordu. Evet, bu silah, biri maddesel öteki de spiritüel olan her iki varlığı da yok edebiliyordu

" Pardon LYA, ' her iki varlık' sözüyle ne demek istediğinizi anlayamadım? "

" Evet, sizler, insanın psişik ve organik bileşim maddelerine, ruh ve madde diyorsunuz. Bunlar birer varlıktır. sizin ruh dediğiniz varlık, konvansiyonel ölümle yok olmaz. Onun enerjisi ölümden sonra da devam eder. Ama bu silah, hareket halinde olsun olmasın, (yaşasın, yaşamasın) titreşimsel ya da psişik varlığı bütünüyle yok ediyordu. Bir kez hedefe doğru yönlendirildi mi, artık hedefinin sesini arayıp buluyordu. Bu, ses, o bölgede yaşayan insanların soluk alıp vermeleri ya da bitkilerin solunumu olabiliyordu. Kentlerin ve ormanların enerjilerini tümüyle absorbe ederek onları yeryüzünden siliyordu. "

" Bu silah, ona karşı koyacak yolları arayıp bulamayan Maldek'lileri çok telaşlandırdı. Silahın gücü, nedenli küçük olurlarsa olsunlar, tüm canlı hücreleri yok edebiliyordu. Ne kadar büyük olurlarsa olsun, herhangi bir gezegenin yörüngesini degiştirebiliyor, antimanyetik bir vorteks meydana getirerek, yörüngedeki dünyaların çarpışmalarına neden olabiliyordu. "

" Bu korkunç silahın yapılması, Maldeklileri öylesine endişelendiriyordu ki, Dünya'da olup bitebilecek şeyler karşısında büyük bir sorumluluk duymaya başladılar. Sonunda, dünyanıza gelerek, Atlantislileri bu projelerinden vazgeçirmeye ve barış içinde yasamaya ikna etmeye karar verdiler. Ama, geç kalmışlardı. Dünyalılar, bu silahın onlara, gezegenlerarası bilim adamları arasında büyük bir güç ve ayrıcalık kazandırdığının farkına varmışlardı. Dünyalıların sürekli karşı koymaları üzerine, Maldekliler, dünyanın dengesini tehlikeye atma pahasına, silahı, kendileri etkisiz hale getirmeye karar verdiler.

Ancak, her şeye karşın niyetlerini gerçekleştiremediler. Dünyalılar bu silahı, gece gündüz koruma altında tuttukları, devasa bir piramidin içine sakladılar. Bunu gören Maldekliler savaş ilan ettiler. Bu savaş bir yıl kadar sürdü. Bu, eşit iki güç arasında yapılan, zor ve güçlü bir karşılaşmaydı. Dünyalılar, gerektiğinde silahı kullanmaya karar verdiler. "

" Bütün bu kargaşa sürerken, Maldekli bilim adamları, son bir kez, Atlantislileri bu kararlarından vazgeçirmeye çalıştılar, ama güçlü bir direnişle karşılaştılar. Dünyalılar, yeni güçlerinin simgesi olan silahtan vazgeçmeye yanaşmıyorlardı. Doğrusu, hiç de sağduyu sahibi değillerdi ; kozmik yasayı hiçe sayıyorlardı ; zaten kendi uygarlıklarinin yasalarını da sürekli ihlal ediyorlardı. Hücresel hayatı sıfirlayan, teknolojiyi tehdit eden, tüm bio-genetik enerjiyi ve güneş sisteminin barışıni mahvedecek olan bu silahlarını teslim etmeyi ya da etkisiz hale getirmeyi redderek, kardeşlerine karşı savaşmayı sürdürdüler.

"Savaşın şiddeti içinde, dünyalılar toprak kaybettiler. Diğer güneş sistemlerinden gelen ileri uygarlıklar da Maldekliler'e yardım ediyorlardı. O zaman , Dünyalılar, Maldek gezegeninin manyetik alanını kaybetmesine ve yakınındaki diğer gezegenlerle (en yakındaki Mars'tı ) çarpışmasına neden olacak şekilde ayarladıkları silahlarını çalıştırdılar"

"Yörüngesinden çıkan Maldek gezegeni, çok enerji yitirdi. Bu enerji kaybının farkına varan bilim adamları, bir gece, Dünyalılar'ın bu saldırganlığını ve gücünü oluşturan silahı yok etmeye karar verdiler. Maldek laboratuvarlarından yayınlanan güçlü bir ışın, o büyük kentin (Atlantis) üzerine düşerek, kıtayı ikiye böldü. Bu ışın, dünyanın büyük bir bölümünün bir uçurum gibi açılmasına neden olmuştu ve aynı gece , tüm Atlantis kenti sulara gömüldü."

" Diğer, daha küçük kentler, büyük bir su baskınının (tufanın, Nuh tufanımı acaba?) karaları kaplayacağı konusunda uyarılmışlardı; bunların bazıları yine Maldek bilim adamlarinin yardımıyla, insanların tahliyesiyle ilgili gerekli önlemleri alabildiler."

"İkiye bölünen büyük kara parçası parçalandı, yavaş yavaş sulara gömülen kısımlarında, birçok masum insan da öldü. Kalan parçaların biri batıya, biri de doğuya doğru savruldu. Dünyanın manyetik kutbu kayboldu. O zamandan beri de olması gereken yerde değildir."

"Dünyanız yörüngesini değiştirdi; bu çatışmalardan haberleri dahi olmayan suçsuz uluslar tufanda yok oldular."

"Bugün bile, karalar hareketlerine devam ediyor ve bu hareketleri, o gece sulara gömülmüş bazı kara parçalarının yeniden su yüzüne çıkmasına neden olacak. Dünyanız, o zamandan beri sürekli hareket halindedir. "

"Maldek gezegeni ise, bir süre, yörüngesel enerjisini yitirmeye devam etti ; bu süre içinde Maldekliler, kendilerine sığınma hakkı tanıyan gezegenlere göç ettiler. Sonunda Maldek gezegeni , Mars ve Jüpiter ve hatta Dünya'nızla da çarpışmasını gerektiren bir yörüngeye girdi. (Sümer anlatısıyla örtüşmüyormu? Ayrıntılar için bu sayfaları takip etmeye devam edin.) Yakın gezegenlere, yağmur gibi göktaşları yağdırdı. Bu kozmik toza Satürn halkalarında hala rastlanabilir... Bu parçaların diğerleri, halen astroid kuŞağı adını verdiğiniz bölgede, bir düzene girmeye çalışıyorlar."

"Antimadde silahı da, Florida açıklarında , BiMiNi dediğiniz adacıklar arasına rastlayan bölgede , denizin dibine gömülmüş büyük piramidin içinde duruyor."

Büyük şaşkınlıkla ona baktım. bu öyküye inanıp inanmamak konusunda ikircikli kaldığımı anladı. Kendimi aşağılanmış hissediyordum. Yavaşça sordum:

"Hala okyanusun dibinde mi yani?"

Evet, profesör" dedi, " Yıldızlararası topluluk, şimdi eskisinden daha çok endişeleniyor. Çünkü, artık zayıflamış olmasına rağmen, eğer güneş ışınları tarafından aktive edilirse, dünyanızda manyetik değişikliklere ve molekül bozulmalarına neden olabilir. "

" Bu antimadde silahı, korkunç etkilerini, değişik şekillerde fakat sık sık gösteriyor. Bu da bilim adamlarınız dikkatini , o bölgede olup bitenlere çekiyor. O bölgede, pusulalar, iletişim ve deniz trafiği sık sık aksıyor. Hala, Solar güç tarafından uyarılıp aktive edildiği zaman, yaşam enerjisini algıladığında, enerji vortex(girdap)ini harekete geçiriyor. Ayrıca, çevresinde, tepkime ile çalışan herhangi bir alet algıladığında antimolekül alanının uyarıldığı kesindir. Aslında bir sesle hareket geçer. Hala, kullanılır durumda ve çok tehlikelidir. Sizin ona erişmeniz olanaksız, çünkü, gücü karşısında hemen yok olursunuz."

"Bunca yıldan sonra, hala dediğiniz kadar öldürücü mü?"

"Aslında profesör" dedi., heyecanlı bir duyarlılıkla, " onu ele geçirmek isteyen birçok yıldız toplumu var; ancak, dünyanıza gelip, araştırma ve analizler yaparak silahın yerini bulmaları ve onu çıkarmaları için gereken izin , üstün varlıklar tarafindan onlara verilmiyor. Ne onlar ne de siz, antienerjiyi ve antimaddeyi kontrol altında tutacak ve onu etkisizleştirecek kadar bilgiye sahipsizin. Bu bilgi sadece gelişmiş varlıklarda var"

"Bunu siz başarabilir misiniz LYA ?"

Tabii profesör. Unutmayın ki , biz bir bilim ve keşif grubuyuz. Ancak, bu dünyanızı antimadde güçlerine maruz bırakır. Biz hayata saygıyı esas alırız. Sadece maddesel değil, enerjik hayata da. Bizim prensiplerimiz, canlı türlerini yaşatmaya ve geliştirmeye çalışmaktır."

"Biz bir gün bu silahı kontrol etmeyi başarabilecekmiyiz?"

"Bu koşullar altında, hayır. Şu andaki bilgileriniz, daha uzayda yolunuzu bulmak için gerekli olan üstuzay prensiplerini bile anlamaya yeterli değil. Bunu için , gemilerinizi yürütmek için çok büyük ölçüde enerjiye gereksinim duyuyorsunuz. Uzayın içerdiği tehlikeleri anlamak için milyonlarca saatlik uzay araştırmalarında bulunmanız gerekiyor. Bu yüzden , bu silahı, insanlarınızın korkunç genetik zararlara uğramayacakları bir biçimde kontrol ederek yüzeye çıkaracak yeterli bilgiye henüz sahip değilsiniz. Onu yüzeye çıkarırsanız, yüzlerce kilometre uzaklıkta bulunan kentler bir an içinde yok olabilirler ., tarihiniz boyunca böyle olaylara rastlanmıştır. Dünya dışı gemiler bunu yapabilir ; fakat , enerjinin tahliyesi sırasında birçok insan ölebilir. Ancak çok ileri bir uygarlık bunu başarabilir. Aksi halde, dünyanızın manyetik alanı kuvvetli bir değişime uğrar.

Bugün BiMiNi adası açıklarında deniz altında bulununan taştan yola benzer yapılar ve ünlü Scott Taşları ile ilgili deniz dibi araştırmaları büyük bir heyecanla devam ettiriliyor. İlgili araştırmacılar, bölgenin Atlantis'e ait olabileceği konusunda ciddi fikirlere sahipler.


Kaynak:( Prof. R. N. Hernandez

Andromeda'dan gelen UFO , (sf: 156-170) Yrb. Wendelle C. Stevens & Zitha Rodrigues-Monteil)
 

Hiçbir yazı/ resim  izinsiz olarak kullanılamaz!!  Telif hakları uyarınca bu bir suçtur..! Tüm hakları Çetin BAL' a aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla  siteden alıntı yapılabilir.

 © 1998  Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 - Turkiye / Denizli 

Ana Sayfa /Index /Roket bilimi / E-Mail / Rölativite Dosyası   

Time Travel Technology /UFO Galerisi /UFO Technology/

Kuantum Teleportation /Kuantum Fizigi /Uçaklar(Aeroplane)

New World Order(Macro Philosophy)  /Astronomy